Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından Kentleşme Çağrı Programı (1003-SBB-KENT) kapsamında desteklenen “İzmir Örneği ile Türkiye’de Değişen Yerleşme Örüntüsünün Yorumlanması” başlıklı Araştırma Projesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (117K824) yöneticiliğinde ana proje grubu ile Gazi Üniversitesi (117K818) ve Ankara Üniversitesi (117K825) yürütücülüğünde iki alt proje grubu tarafından gerçekleştirilmiştir.
Yerleşmelerin karmaşık yapılarını çalışmanın merkezine alan Proje, İzmir kent bölgesi ve metropoliten alanı üzerinden Türkiye’de yerleşme örüntüsünün değişimini, mekansal ve zamansal çeşitli ölçeklere karşılık gelen kentsel temalar (kentsel çevre, kentsel altyapı, kırsal çevre, kentsel ulaşım ve kentsel dönüşüm) özelinde incelenmiştir.
Araştırma yerleşmelerin değişen yapısını ve örüntüsünü anlamak; değişim sürecindeki oluşları aramak; ve birleştirme ile sentezleme olan ardışık üç alt aşamayı içermektedir. Karmaşıklık Kuramının makro-mikro düzey yaklaşımı ile yöntemlerini temel alan Proje, planlama alanının/kurumunun nasıl ve ne şekilde dönüşmesi gerektiği tartışması ile sonuçlandırılmıştır.
Yerleşme Örüntüsüne İlişkin Sonuçlar
- Yerleşmeler, açık, dinamik ve süreçsel örüntüler oluşturmaktadır. Bir çok mekansal ve zamansal ölçeğin iç içe geçtiği yerleşme örüntüleri sayısız değişkenin etkisiyle dönüşmektedir.
- Ancak bu karmaşık sistemler, makro-mikro ilişkiler sonucu ortaya çıkmakta ve kendi kendine uyumlanmaktadır. Yerleşmeler, hanehalkı yer seçimi kararları, yolcu davranışları veya girişimci tercihleri gibi basit kurallarla belirlenen mikro düzeydeki etkileşimlerden ortaya çıkmakta ve bir kez ortaya çıktıktan sonra varlığını kendi kendini örgütleyerek makro düzeyde sürdürmektedir.
- İzmir kent bölgesi ve metropoliten alanı da 1960’lı yıllarda İzmir kenti, Bergama ve Ödemiş alt bölge merkezleri ile tanımlanan bir örüntüden 1980’li yıllarda tek odaklı İzmir merkeze, 2000’li yıllarda kuzey, güney ve yarımada doğrultusunda koridor gelişimleriyle saçaklanmış bir yapıya dönüşmüştür. Bugün ise iç Körfezi çevreleyen Körfez çeperi ile bir metropoliten alan oluşumundan söz edebiliriz. Daha dış halkada ise Manisa ve Aydın’ı içine alan bir kent bölge oluşmuştur.
Bölgesel Yönetime İlişkin Sonuçlar
- Bölgeler sadece idari sınırlar ile tanımlanan bir alansallık değil sosyo-mekansal süreçlerle şekillenen mekansal ve toplumsal birimlerdir. Yasal ve yönetsel düzenlemeler, güç ilişkileri, söylemler, yerele özgü ilişkiler, kültürel simgeler ile resmi veya gayriresmi araçlar, planlar, stratejiler ve projeler bölgelerin yetki alanlarını meşrulaştırarak kurumsallaştırmaktadır.
- İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir’i ekonomik sorunlarla başa çıkmayı öğrenen, belirli stratejilerle büyüme için yol belirleyen ağsal bölge özelliklerine göre yönetmiştir. Ancak İzmir’in daha açık bir bölge olması ya da ‘akışkan’ bölge için yeni sosyo-mekansal dönüşümlere ve ortaya çıkışlara imkan tanıyan daha esnek bir yönetişim yapısına ihtiyaç vardır.
- Yasal ve yönetsel düzenlemelerle veya merkezi planlama ile yerleşmeleri belirli bir biçime zorlamak yerine, yerin refleksivite biçimlerini ve özyönetim kapasitesini geliştirecek stratejiler, politikalar ve projeler geliştirilmelidir.
Planlamaya İlişkin Sonuçlar
- Bir son ürün olarak değerlendirilen planlama ve beraberinde üretilen yasal dokümanlar ile öngörülen kentsel gelişim veya dönüşüm, etkileşimde olduğu çevresini de etkileyerek dönüştürmektedir.
- Yerel koşul ve bağlamın önem kazandığı bu yeni dönemde, kentteki karmaşık yapının anlaşılması ve kentsel gelişmenin iyi yönetilebilmesi için yeni planlama anlayışının sonuçtan ziyade sürece odaklanan ve bu odağı ölçekler arası farklı zaman dilimleri için değerlendirebilen, olası sonuçlara yönelik uyumlanma kapasitesi geliştirebilecek kadar esnek bir yapıda olması beklenmektedir.