Kentsel Çevre
Günümüzde Dünya nüfusunun yarısından fazlası artık kentsel alanlarda yaşamaktadır; 2050 yılında ise kentsel nüfusun %68’e çıkacağı öngörülmektedir (UN 2018). Bu artış, yerleşmelerin yapısını ve şehirlerin dinamiklerini anlamayı ve modellemeyi giderek daha değerli hale getirmiştir.
Fen bilimlerden ödünç alınan yeni yöntem ve tekniklerin yanı sıra bilgisayarların işlem gücündeki iyileşmeler, yerleşmeler üzerine yapılan araştırmaları geliştirmiştir. Bu kapsamda karmaşıklık kuramı yerleşmelerin incelenmesinde yeni açılımlar sağlamıştır. Bilgisayar ve bilişim teknolojilerindeki ilerlemeler de yerleşmelerin değişim evrelerinin incelenmesine, bir bölgenin veya kentin geleceğine ilişkin senaryolar üretilmesine imkan tanımıştır.
Küreselleşme, teknolojik ilerleme, ekonomik, sosyal ve demografik değişim, coğrafi ve siyasi gelişmelerin etkisiyle ülkemizde de farklı bölgelerde çeşitli yerleşme örüntüleri ortaya çıkmıştır. Bir taraftan etkisi ülke sınırları dışına çıkan İstanbul kent bölgesi ve metropoliten alanı, yerleşme sisteminde alt-kıtasal veya megalopolis olarak tanımlanmaktadır. Diğer taraftan da özelleşmiş ve uzmanlaşmış bir kültür, turizm, eğitim veya teknoloji odağı bölge, ülke ölçeğinden bağımsız bir şekilde uluslararası ölçekte kendini konumlandırabilmektedir (Yetişkul, 2019).
İzmir kent bölgesi ve metropolitan alanı, son dönemdeki yasal ve yönetsel düzenlemeleri de içermesi açısından Türkiye’deki yerleşme sistemini anlamaya ve yeniden tanımlamaya en uygun örnektir. Bu Projede İzmir araştırılmıştır.
Kentin 19. Yüzyılın başında 100.000 olan nüfusu, Birinci Dünya Savaşı öncesinde 250.000’e kadar yükselmiştir. İşlevi açısından liman kenti, ancak Doğu Akdeniz’in önemli ticari merkezi olmaktan bir bölgesel merkeze inmiştir. Bu değişim, Birinci Dünya Savaşı arifesinde İzmir’in nüfusunu İstanbul’un nüfusunun 4’te bir oranından 5’te bir oranına düşürmüştür (Tekeli, 2011). Bugün ise İstanbul İzmir’in yaklaşık 3.5 katı büyüklüğündedir. 2019 ve 2020 yılları İzmir nüfusu sırasıyla 4.367.251 ve 4.394.694’tür.
1960’larda kırdan kente kitlesel göçün başlamasıyla Türkiye’de kentleşme hızı, %6 oranına yükselmiştir (Tekeli, 2011). Bu dönemde, kentsel büyüme açısından İzmir de bir çekim noktası haline dönüşmüş ve nüfusu hızla artmaya başlamıştır. 1965 yılı İzmir Merkez ilçe nüfusu toplam 479.495’tir. Bugünkü ilçe sınırlarından farklı olarak 1965 yılında İzmir Merkez ilçesi Balçova, Gültepe ve Narlıdere Belediyeleri dahil Buca, Cumaovası, Değirmendere, Eşrefpaşa ve Güzelbahçe bucaklarını kapsıyordu.
1965 yılından 2019 yılına kadar yaklaşık 55 yıllık dönemde İzmir’in il nüfusu 1.234.667’den 4.367.251’e ulaşmış, 3,5 kat artmıştır. İzmir İli’nin 1965 yılı kent-kır oranı %50 – %50 düzeyindedir.
Bugün İzmir merkezi kuzeyde Çiğli’den başlayarak Güzelbahçe’ye kadar iç Körfez’i içine alarak kuzeyde Menemen ve Aliağa, doğuda Kemalpaşa ve güneyde ise Torbalı, Menderes, Seferihisar’a komşu İzmir metropoliten alanına dönüşmüştür.
2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı Kanun ile büyükşehir belediyesi sınırları, il sınırlarına genişletilmiştir. İzmir Büyükşehir Belediyesi de Aliağa, Balçova, Bayındır, Bayraklı, Bergama, Beydağ, Bornova, Buca, Çeşme, Çiğli, Dikili, Foça, Gaziemir, Güzelbahçe, Karabağlar, Karaburun, Karşıyaka, Kemalpaşa, Kınık, Kiraz, Konak, Menderes, Menemen, Narlıdere, Ödemiş, Seferihisar, Selçuk, Tire, Torbalı ve Urla olmak üzere 30 ilçeyi kapsamaktadır.
*TÜİK, Genel Nüfus Sayımları ve Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları veritabanları kullanılarak Simge Patır tarafından hazırlanmıştır.
Tekeli, İ., 2011. Anadolu’da Yerleşme Sistemi ve Yerleşme Tarihleri. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 178-199.
TÜİK, 2021. Genel Nüfus Sayımları. Erişim: Şubat 2021.
UN, 2018. Revision of World Urbanization Prospects. Erişim: Şubat 2021.Yetişkul, E., 2019. İzmir Örneğiyle Bir Araştırma Projesi: Türkiye’de Değişen Yerleşme Örüntüsünün Yorumlanması. İzmir Belediyesi’nin 150. Kuruluş Yıldönümünde Uluslararası Yerel Yönetimler Demokrasi ve İzmir Sempozyumu Bildiriler Kitabı. İzmir: Akdeniz Akademisi Yayınları, 261-280.